The Man Who Sold the World'ü yazdığında çoktan ölmüştü Bowie. İki gecedir, Lazarus’un lirikleri ekranımda açık,
ara ara bakıyorum, videoklibi döndürüyorum: ölüp ölüp diriliyor Bowie.
Süreya’nın, son kitabında -bütün som şairler gibi- öte dünyadan seslendiğini, I thought you died alone, a long long time ago, kendisine yukarıdan baktığını, Look up here,
I'm in heaven, yazılara eklemediğime hayıflanır oluyorum gene, yaz diyorum:
bak bunu bu gece yaz…
Sabah oluyor. David Bowie’nin ölüm haberi düşüyor ekrana.