Cumartesi, Mayıs 29, 2010

joe pesci vs. ian holm

Cumartesi, Mayıs 15, 2010

noluyo be?!



Cuma, Nisan 16, 2010

bir kelime bir işlem

Sezai Aydın’lı Bir Kelime Bir İşlem’deki uzmanlar küçükken bana tanrı gibi gelirdi. Onlar yarışsa tüm yarışmacıları sikertirler diye düşünürdüm hep. Yarışmacıların tam sonuç ya da 10 harf bulduğu anlarda suratlarında oluşan ifadeye de kısaca “apışıp kalmak” dendiğini ise sonradan öğrenecektim. Yıllar geçtikçe bir yandan bu oyunda artan tecrübeleri ve kameraya olan aşinalıkları sayesinde gittikçe rahatlıyorlar (harddisc), diğer yandan yaşları ilerlediği için düşünme hızları giderek düşüyordu (ram) Neyse sıkıldım diyeceğim şey şudur: asıl Sezai Aydın hepsini sikertirdi istese!..


Çarşamba, Nisan 14, 2010

Latifperdaz-î Hûmayûn Pişekâr Şemseddin Efendi

Dedemin büyükbüyükdedesi Latifperdaz-î Hûmayûn Pişekâr Şemseddin Efendi (D. ? – Ö. 1890)

Erzincan’ın Yenişehir şubesinde dünyaya gelmiştir. İlkokulu Erzurum Sümüklü İsmail Efendi İlkokulu'nda okumaya çalışmışsa da bunda başarılı olamamış çünkü okul çok uzakmış. Bu yüzden Necefli Suudullah Efendi Medresesi’nin folklor kurslarına dışarıdan katılmış. Küçük yaşta sahne heyecanı dört bir yanını sarakoyunca da eğitim hayatını acilen sonlandırarak komedyen (pişekâr) olmaya karar vermiştir.

O sırada köylerine gelen Vakvak-i Curcuna Sirk İştiraki adlı bir kumpanyanın gösterilerinden oldukça etkilenen küçük Şemseddin, özellikle de zamanın ünlü güldürü ustası (pişekâr) Çalçene İrfaniettin Efendi’nin (72) karından konuşma (vantrilokluk) gösterisine adeta aşık olmuştur. Her gece evden kaçarak iştirakin gösterilerini en ön sıradan izliyor, bir gün kendisini de o sahnede şahsi komikliklerini yaparken hayal ediyordu.

Bir gece kumpanya sona erdiğinde yanına gider ve şöyle der:

- Çalçene İrfaniettin Efendi!
- Ne var lan piç?!
- Ehehee! Çok gülüyom size! Size hayranım ben. Beni de yanınıza alsanıza!
- Da get işine akşam akşam.. bak ben kaç yaşıma geldim hala elimde kuklaynan veled eğliyom. Yürü git burdan piç gurusu!. Zaten kafam bi milyon!..

Diyerek oradan uzaklaştırmıştır.

Bunu kendisine yediremeyen küçük Şemseddin köyün marangozu Gepetto’ya giderek kendisine bir tane Pinokyo yapmasını rica eder. Gepetto o işin çok büyük prodüksiyon olduğunu, Pinokyo’nun telif haklarının zamanın ünlü yapım şirketlerinden Walt Disney & Sons Co.’da bulunduğunu, Walt Disney’e nazı geçse bile Warner Bros & Brothers ile papaz olduklarını, hala ödemesinin yapılmadığını ve bu yüzden kafasının bi milyon olduğunu birbir anlatır. Öyle kafasına estiği gibi her gelen çocuğa Pinokyo yaparsa mukaveleyi bozmuş olacağını dolayısıyla Hamurabi kanunlarının 71-A no’lu maddesine karşı gelmiş olacağından diri diri yakılacağını da ekler. Küçük Şemseddin ne diyeceğini bilemez, apışıp kalır.

O aralık:

- O zaman sen de bana kukla yap! diyerek sessizliği bozar.
- Ne kuklası evladım? Size oyuncak yapmaya mı marangoz oldum yoksa ananıza babanıza gardrop şifonyer yapmaya mı?.. der.
- Şifonyer ne amca? diye üstelemiş küçük Şemsettin.
- Peki madem, yapalım.. diye karşılık vermiştir.

Yıllar yılları kovalar. Küçük Şemseddin büyür ve artık bir dizüstü kukla sahibi olmuştur. Sünnet düğünlerinde vantrilokluk ve türlü komikliklerle yaşantısını sürdürür. Bu gösteriler ilk başlarda ilgi görse de, Gepetto’nun ölümünden sonra onu onurlandırabilmek için kuklanın kafasını Gepetto’nun kafasından aldığı alçı kalıpla yeniden inşa eden Şemseddin Efendi’nin işleri o günden sonra planladığı gibi gitmemeye başlar. Kuklanın kafasının kendi kafasından büyük olması yalnızca çocukları değil ortamdaki tüm yetişkinleri de irkiltmeye başlamıştır. Kimin kimi konuşturduğu artık iyiden iyiye işler çığırından çıkmıştır artık. Ömrünün son yıllarında kuklasıyla bir dargın bir barışık sürdürdükleri yaşantısı, sünnet düğünlerinde hiç konuşmadan aralıksız 8 saat oturması ile patlak vermiştir bile.

Son nefesine kadar dizinden düşürmediği kuklası ile ölümünden 2 gün önce çekilen yukarıdaki fotoğrafta, Latifperdaz-î Hûmayûn Pişekâr Şemsettin Efendi’nin 250 yaşında olduğu söylenmekte ve artık sola yatan yorgun bedeninin bir sütun vasıtasıyla zeminden desteklenerek başlatılan restorasyon çalışmaları esnasında görülmektedir. Kuklasıyla da küs gitmiştir ama efendiliğini, cantiliğini her zaman muhafaza etmiştir. Allah rahmet eylesin...